Bugünkü konumuz uzun zamandır beni rahatsız eden bir konu.
Ülkemizdeki genel ekonomik sıkıntılar hepimizin malumu. Bu kadar yüksek enflasyonun yaşandığı bir ülkede birçok diğer şey de buna bağlı olarak aksar.
Asıl mücadele etmemiz gereken enflasyon.
Ama bugünkü yazının konusu bu değil.
Bugün sizlere bahsetmek istediğim konu ekonomimiz için en az enflasyon kadar kötü olan cahillik belası.
Ekonomi bildiğiniz gibi toplumsal bir bilimdir. Fen ya da matematik gibi 2 kere 2 her zaman ve mutlak suretle 4 etmez. Fen bilimlerinde yasalar ve teoriler vardır, eğer bir şey yasalaşmışsa doğruluğu kanıtlanmış demektir. Örneğin Dünya’nın neresinde havaya bir top atarsanız atın, o top mutlaka yere düşer. Buna yerçekimi kanunu denir.
Ekonomide de böyle kanunlar vardır, ama maalesef bu kanunlar her zaman geçerli olmayabilirler.
Çünkü tüm toplumsal bilimlerde olduğu gibi ekonomide de insan faktörü vardır ve insanın olduğu yerde “sürprizler” başlar.
Ben geleceğe dair ekonomi tahminlerine hep bozulmuşumdur. Zaten bir iktisatçının ilk söylemesi gereken şey “Ben tahmin yapmıyorum, çıkarım yapıyorum” dur. Çünkü gerçek iktisatçı çeşitli makroekonomik göstergeler doğrultusunda gelecek öngörülerinde bulunur.
Kulaktan dolma bilgilere ve bilimsellikten uzak yorumlara inanarak işkembe-i kübradan sallamaz.
Ekonomist bunu sadece etik değerleri olduğu için yapmıyor değildir; aynı zamanda meselenin bilimsel olarak yanlışlığının da farkındadır.
Şöyle izah edeyim:
Havanın güzel olduğu bir yerde toplumun her kesiminden birkaç kişi bir araya gelip bağıra çağıra “fırtına kopacak, fırtına geliyor” dese bile o fırtınaya etki edemezler. Kopacağı varsa kopar, kopmayacağı varsa kopmaz. Çünkü hava durumu “ilahi” bir olaydır.
Ama ekonominin en iyi yönlendirildiği yerde bile yeteri kadar insan çıkıp “kriz geliyor” diye çığırtkanlığa başlarsa, o kriz oluşur. Çünkü makroekonomi “beşeri” dir.
Dolayısıyla ekonominin güllük gülistanlık olmadığı bugünkü gibi zamanlarda yapılması gereken en son şey insanların içini daha da karartarak onları panik hâlinde yanlış kararlar almaya sevk etmektir.
Zaman içerisinde toplumda saygınlık kazanmış ve kendi alanlarında yetkin birçok uzman bugün ekonomi yorumları yapmaya başladı. Bugünkü trend topic ekonomi ya, yorumlamasalar olmaz.
Her gün televizyonlarda, radyo programlarında, hatta Youtube kanallarında çıkıp ekonomi tahminleri yapanlara kızıyorum. Ekonomiyle ilgili hiçbir öğretiminiz yok, bu konuda yapılmış hiçbir bilimsel araştırmanız yok, yazılmış ve kabul görmüş bir teziniz/makaleniz yok; ama çıkıp böylesi hassas bir konuda görüş belirtmekte bir beis görmüyorsunuz!
Üstelik bu insanlar İİBF mezunu bile değil; içlerinde hukukçu mu dersiniz, emekli asker mi dersiniz, doktor mu dersiniz, şarkıcı mı dersiniz, ne ararsanız var!
El insaf, insan bu kadar bilgisiz olduğu ve bu kadar tehlikeli bir konuda bu kadar rahat konuşur mu?
İşte bunun tüm sebebi cahillik. Konuşanlar o konuda ne kadar bilgisiz olduklarının farkında değiller. İşin kötüsü onları dinleyenler de bunun farkında değiller.
Siz siz olun, kimselere aldanmayın.
Biri size bir şey diyorsa öncelikle altında yatan bilimsel gerekçeyi sorun. Bunu nereden bildiğini ve bu kanıya nasıl vardığını irdeleyin.
Bütün ülkelerin zorluklarla mücadele ettiği bugünlerde biz ülkemiz adına ekstra bir karamsarlığa veya paniğe kapılıp hataya sürüklenmeyelim.
Bu gemi hepimizin. Hem sahibi hem de yolcusuyuz. Dolayısıyla fırtına kopacak, fırtına kopacak diye diye fırtına çıkarırsak bunun hiçbirimize faydası olmaz.