GLOBALLEŞME Mİ GLOKALLEŞME Mİ?


GLOBALLEŞME Mİ GLOKALLEŞME Mİ?
 
Yazımın içeriğinde, özellikle de başlıkta yabancı kelimeler kullanmayı sevmiyorum, ancak bugünkü konu tam olarak da bunu gerektiriyor. 
 
Önce tanımlarla başlayalım: 
 
Globalleşme (Türkçeleştirilmiş hâli ile küreselleşme) denen kavram aslında köken olarak 15. yüzyıla dayanıyor. Birçok akademisyen Kristof Kolomb’un Yeni Dünya’yı keşfe çıkmasını küreselleşmenin ilk adımı olarak görüyor.
 
Ancak biz o kadar geriye gitmeyelim. Küreselleşme aslında Amerika’nın kendi kaynaklarını daha verimli kullanmak, üretim maliyetlerini en aza indirgemek ve diğer ülkelere müdahalelerini daha haklı gösterebilmek için 30 yıl önce geliştirdiği bir kavramdı.
 
Kavramın temeli şuydu: Eğer siz bir ürünü en az 10 liraya mal edebiliyorsanız, ama size aynı kalitedeki ürünü 5 liraya satan biri varsa, gidin ürününüzü oradan alın. Siz de enerjinizi katma değerinizi yükseltecek teknolojik projelere veya finans yönetimine harcayın.
 
Aslında baktığınıza kulağa çok da yanlış gelmiyor. 
 
Ancak bu yaklaşımın şöyle sonuçları doğdu:
 
1. Dünyanın en büyük ithalatçısı ABD pahalı bir iş gücüne sahip olduğu için az eğitim ve az yetenek gerektiren alt seviye işlerini genel olarak dışarıya yaptırmaya başladı. Bu işten tüm ülkeler biraz faydalandı ama şüphesiz en kârlı çıkan Çin oldu. 
 
2. Alt seviye beceri gerektiren ürünler ithal edilmeye başlanınca alt seviye beceriye sahip kesim işsiz kaldı. Mesela bir zamanların otomotiv üretim merkezi ihtişamlı Detroit neredeyse şimdilerin terkedilmiş kasabası. Zaten Trump’ın Başkan seçilmesi, nispeten az eğitimli kitlelerin desteğini alması “Amerika’yı tekrar Muhteşem yapalım!” sloganları, ticaret savaşları hep bunların sonucu.
 
3. Çin devleşti. Çok ağırlıklı olarak ihracat yapan ve yıllık ortalama dolar bazında %10 büyüyen Çin’in elindeki dolar rezervi ABD’nin kendi dolar rezervini 5’e katladı. 
 
4. Bir salgın durumunda seyahat kısıtlamaları başlayınca insanlar ve işletmeler ürün, ara ürün, hammadde tedarik edemez oldu. Tedarik Zinciri Güvenliği diye yeni bir kavram ortaya çıktı. Artık en ucuza satandan değil, sürekli olarak kimden tedarik edebileceksek ondan alalım fikri kabul gördü. 
 
Bütün bu gelişmeler küreselleşmenin dibini oydu. Zaten sürdürülemezdi. Emek yoğun çalışıp sömürülen (!) bu kez akıllı davrandı ve boynuz kulağı geçti. Tabii bunda bazı zorba ülkelerin (şimdi isim vermeyelim) Irak, Libya, Rusya’nın kaynaklarına el koyması gibi haksız ve hukuksuz uygulamaların da payı var. 
 
Onun için bugünlerde ortaya Globalleşme yerine Glokalleşme kavramı atıldı. Lokal, yerel demektir. Küresel Dünya’mızın herhangi bir yerinden değil de mümkünse yerel tedarikçimizden alalım dönemi başladı. 
 
Koca otomobil fabrikaları, ki onlar bugün seri üretimin en gelişmiş örnekleridir, çip bulamadıkları için durmak zorunda kaldı. 
 
İnanın bütün Dünya, özellikle de Avrupa ülkeleri bundan çok dersler çıkardı. Şimdilerde Avrupa’dan Türkiye’ye hiç olmadığı kadar yakın bir bakış var. Siyasi ilişkilerden söz etmiyorum, ticari ilişkilerden söz ediyorum. 
 
Gaziantep’ten Almanya’ya 72 saatte minivan gidiyor. Düşünsenize. İstanbul’dan Avrupa’ya karayolu taşıması 48 saat. Üstelik AB dediğimiz birlik içerisinde fiziki gümrükler yok. Kapıkule’den çıktıktan sonra araçlar durmuyor bile. 
 
Türkiye’nin gelişmiş sanayi altyapısının ve insan kapasitesinin bütün Avrupa farkında.
 
Eğer ürün kalitemizi ve yelpazemizi artırırsak, sunduğumuz hizmetin kalitesini geliştirirsek, ülke olarak bütün Avrupa’nın 1 numaralı tedarikçisi olmamamız için bir sebep yok. Üstelik bu tüm sektörler için geçerli.
 
Ülkemiz içerisindeki ekonomik sıkıntılar elbette herkesin malumu. Ama yapmamamız gereken ilk şey umudumuzu yitirmek. Dezavantajlarımızı avantaja çevirelim. Kur yüksekse bu fırsattan yararlanıp ihracat yapalım. 
 
Ülkeleri ancak ve ancak imalat kurtaracak, ihracat kurtaracak. 
 
Bakın bütün Dünya bunu gördü, bunu konuşuyor.
 
Elbet üreten var, biz satmaya bakalım devri kapanıyor. Ne olursa olsun üreten kazanıyor. Coğrafi konumumuzun değeri bir kez daha ortaya çıktı. 
 
Güzel haber şu: İhracat yapan kazanacak.