İktisatçının İşi


İktisatçının İşi

 

Türkiye’de ekonomistler işleri sanki dolar tahmini yapmakmış gibi davranıyorlar. Yaptıkları her ne kadar yanlış olsa da ben onları suçlayamıyorum. Çünkü iktisatçının gerçek işi olan GSYİH’yi, kapasite kullanım oranlarını, büyüme oranını, cari işlemler açığını, enflasyonu veya işsizliği konuştukları zaman kimse onları dinlemiyor.

 

Dolar kurlarındaki hareketlilik veya bitcoin piyasası konuşulduğu zaman kulak kesilen halkımız cari açığımızı nedense takmıyor.

 

İktisatçı da ne yapsın, varsa yoksa dolar tahmini yapıyor.

 

Daha önce de yazmıştım, dolar kurunun aslında tahmini yapılmaz, öngörüsü yapılır. Bu öngörüler de belirli bir düzeyde matematik gerektiren ve hem geçmişe ait istatistikleri işlemeyi hem de anlık dolar yönü incelemelerini kapsayan işlemlerin sonuçlarıdır. Bulunan sonuçlar da hemen değil, ancak makul bir yanılma düzeyi süzgecinden geçirildikten sonra insanlara tavsiye niteliğinde sunulabilir.

 

Ama bizimkiler bu işlemleri yapmaz, ya televizyonda duyduğunu ya twitter’da gördüğünü kendi mantık (!) süzgecinden geçirip söyler. Yani bir nevi destekli sallar. E o zaman da onların dolar kuru beklentisi öngörü değil, olsa olsa tahmin olur.

 

Bu tahminler tutuyor mu peki? Tutmuyor. Tutmayınca tahmini yapanın yüzü kızarıyor mu peki? Kızarmıyor. Aman canım tuttuysa tuttu, tutmadıysa bir daha sallarsın, tutturamayandan para mı istiyorlar?

 

Evet bu işi yapanları eleştirdim. Ve evet geçmişte ben de yapmıştım. Ama;

 

1) Ben iktisatçı değil ihracatçıyım.

 

2) 15 Eylül 2020 tarihli Oluşum Gazetesi referansım olsun. Geçen sene yıl sonu dolar kuru tahminini 7,55 olarak yapmıştım. Sonra Kasım ayının başında dolar 8,5’u görünce sağolsunlar en yakın arkadaşlarım bile benimle dalga geçtiler. 31.12.2020’de kapanış 7,42’den oldu. Tahmincilerle farkım belli oldu, benim öngörüm tuttu.

 

Sene sonu dolar kuru şu olacak demek dolar kuru o seviyeyi asla geçmez demek değil, buraya dikkat edin. Döviz elbette bazen değerindeyse bazen değerinden ucuz, bazen de değerinden pahalı oluyor. Önemli olan bunu anlık olarak görebilmek değil, çünkü sizlerin ve benim bunu görebilmemiz mümkün değil. Finans sektörü dediğimiz sektör bu anlık işlemler üzerine kurulu ve bu sektöre milyarlarca dolarlık yatırım yapılmış. O iş bize düşmez.

 

Önemli olan bizim dövizin genel yönünü doğru tayin edebilip kendi işlerimizde buna göre doğru pozisyon alabilmemiz.

 

UMUT GÖRÜNDÜ!

 

İyi haberi önce vereyim, ben şu anda Ağustos ayı sonrasından umutluyum. Önümüzdeki Ağustos’tan itibaren Türkiye ekonomisinin toparlanması ihtimali görünüyor. Bana göre daha önce böyle bir ihtimal görünmüyordu.

 

Bardağın boş tarafından bakanlara hemen yanıt vereyim: Evet Ağustos’tan itibaren toparlanacağız demek şu anda istediğimiz kadar iyi bir durumda değiliz demek. Koronavirüs bir sürü ülkeyi vurduğu gibi bizi de vurdu. Salgının başlarında kontrolümüzü yitirmemiştik ve nispeten bilinçli hareket ediyorduk. Hatırlayın, Avrupa’da bile bir sürü ülkenin kıskandığı bir durumdaydık.

 

Maalesef bu üstünlüğümüzü el birliğiyle yitirdik. Bunda bilinçsiz hareket eden yöneticilerimizin de onlardan daha bilinçsiz hareket eden halkımızın da payı var.

 

Ben bu hafta birbirini hâlâ ailece iftara davet edenleri ve bu davete icabet edenleri duydum. Allah herkese akıl fikir versin.

 

NEDEN AĞUSTOS?

 

Önümüzdeki 3 ay boyunca ABD ekonomisi durgun kalmaya devam edecek. Çıkardıkları destek paketlerinin de çıkarılmasının temel sebebi bu.

 

(Yukarıdaki cümleleri okuyup “Bak işte biz iyi durumdayız, bizde destek paketi çıkmaması aslında iyi bir şey” diyenlere gülüp geçelim, ciddiye almayalım. Bu görüşlerinde ısrar ederlerse onlarla aramıza mesafe koyalım, alınırlarsa da pandemiyi bahane edelim.)

 

Bilmeyenler için ara bir bilgi vereyim: Dünya’daki dış ticaretin %10’u ABD’de, %60’ı da ABD doları üzerinden yapılıyor. Dolayısıyla ABD’deki herhangi bir tıkanıklık sadece bizi değil, hemen hemen tüm ülkeleri etkiliyor.

 

Avrupa ekonomisi genel olarak pandemiden önce de biraz yavaştı. Son 10 yılda Avrupa’nın durumu böyle oldu. Avrupa çok sağlam bir imajı olan ama aslında çok yavaş büyüyen, hatta birçok ülkesinde büyüme olamayan bir kıta. Brexit’in ise üzerlerinde negatif bir psikolojik etkisi oldu. Bana sorarsanız 2023’ün ikinci yarısından önce orada yüksek bir ekonomik hareketlilik görülmez.

 

ELİMİZDE BİR FIRSAT VAR

 

Geçen hafta TCMB’de yeni başkan Şahap Kavcıoğlu önderliğinde ilk kez Para Politikası Kurulu toplandı. Sonuç sürpriz değil, faiz artışı olmadı.

 

Asıl sürpriz şurada yaşandı: Toplantının karar metninden “uzun bir müddet sıkı duruş” ve “gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaştırma yapılacak” ifadeleri çıkarıldı.

 

Bu şu demek: TCMB “Biz bir daha faiz artırmayacağız, bizim için bu konu kapandı” dedi.

 

Bu karar doğru mu yanlış mı ben bunu tartışmıyorum. Zaten tartışanların da –menfi ya da müspet– ellerine bir şey geçmiyor.

 

Ama TCMB bir belirsizliği ortadan kaldırdı. Ülkemiz yine düşük faiz – yüksek kur rejimine geçiş sinyalleri verdi.

 

Fırsat bu fırsat. Bizim ülke olarak şimdi ihracata önem vermemiz lazım. Duyduk duymadık demeyin.

 

Business photo created by katemangostar - www.freepik.com